NUR-U İSLAM
ES-SALAH  
  ANA SAYFA
  KUR'AN-I KERİM DİNLE
  PEYGAMBERLER TARİHİ
  E-RİSALE
  İSLAMİ SİTELERİ
  RİSALE-İ NURDAN DAMLALAR
  MIZRAKLI İLMİHALİ
  SORULARLA İSLAMİYET
  FUTUHUL GAYB
  Abdulkadir   Geylani
  FIKHİ MESELELER
  EBUSSUUD FETVALARINDAN SEÇMELER
  => İMAMLIK-MÜEZZİNLİK
  => ORUÇ
  => SİRKAT-HIRSIZLIK
  => FAİZ
  => HAC
  HADİS KÜLİYATI
  VİDEOLAR
  KUR'AN-I KERİM
  www.saint-coran.net
  CEVŞEN'ÜL-KEBİR DİNLE
  3D MEKANLAR
  PRATİK BİLGİLER
  İLAHİ KLİPLERİ
  Foto Galeri
  İLETİŞİM
  Ziyaretçi defteri
  ŞİFALI BİTKİLER
  ŞEYTANIN HİLELERİ(VİDEO)
  KABİRDEN MEKTUP(VİDEO)
  AHİRETTEN MEKTUP(VİDEO)
  TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ HOCA VAAZLARI
  FETVALARı
  YAHUDİLİĞİN KANLI YÜZÜ

----------

SALAHADDİN ŞİMŞEK salah06@windowslive.com ÖNERİ VE İSTEKLERİNİZ İÇİN

----------

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&GAZETE MANŞETLERİ &&&&&&&&&&&&&&&& &&&&&&&&&
FAİZ

IV. Faiz

 

687. Mes’ele: Vezinde tefâdülü olan kuruş, kırk akçaya alınıp kırk akçaya bey' eylemek ile hillinde zarar olur mu?

Elcevap: Olur. [729]

Bu Surette: Vezinde tefâdülü olan kuruşun tefâdülü bâyi'e ve müşteriye nef'i yok iken haram olan nedir, mufassal beyan buyurula?

Elcevap: Tefâdülü olucak, fazlanın alana nefi mukarrerdir. Nihayet fazlası ile intifa' etmeyip, yine kırka bey' edip fazlayı it­laf eyler. Bâb-i ribâda olan hürmetler hukûk-i şer'-i şeriftir. Hat­tâ fazlayı veren kimse alan kimseye, tamam tıyb-i nefsle, kemâl-i rızâ ile verse dahi, asla helâl olmak yoktur. Harâm-i mahzdır. "Bir çekirdek ağırında ne vardır" deyu istiklâl eden kâfirdir, avreti bâindir. Anın gibi mu'âmelâtta cânib-i nakısa fulustan ve gayriden bir nesne zammetmek gerektir. [730]

688. Mes’ele: Kuruş ismi ile müsemmâ olan derâhim-i kebîrenin birisini Zeyd beyn-en-nâs mütedâvil olan derâhim-i sagîrenin kır­kına bey' eylese, halbuki derâhim-i kebîrenin biri derâhim-i sa­gîrenin kırkından ziyâde olsa, şer'an nesnesi haram olduğu gibi, mislen bemislin olmadığı ecilden dahi haram olur mu?

Elcevap: Olur. [731]

689. Mes’ele: Diyâr-ı Mısır'da altın kırk bir paraya ve altmış Osmânîye, Zeyd-i tacir altınını kırk paraya seksen iki Osmânî hesa­bı üzre bozup, meta' alıp, seksen iki akça hesabı şirâ söylese şer'an helâl olur mu?

Elcevap: Olmaz. [732]

690. Mes’ele: Ribâhor olan Zeydin ta'âmın eki eylemek şer'an he­lâl olur mu?

Elcevap: Olmaz, gâlib-i mal ribâdan olucak.  [733]

691. Mes’ele: Zeyd, bir miktar buğdaya bir filori zam edip, Amr'a seksen akçaya satsa, şer'an sahîh olur mu?Elcevap: Veresiye sattı ise olmaz. [734]

692. Mes’ele: Zeyd, atı 'ulufesin, Amra bir miktar akça eksiğe bey' eylese, ba'dehu, Zeyd Amrdan noksanım almağa kadir olur mu?

Elcevap: Bey' nâmeşrû'dur, aldığın verir 'ulufesin alır. [735]

693. Mes’ele: Zeyd, Amr’ın altı filorisin alıp, oniki filorilik esba­bını rehin koyup "filân zamana değin gelmezsem senin olsun" de­se, gelmese, esbab Amr’ın olur mu?

Elcevap: Olmaz, ebeden. [736]

 

V. Afyon, Esrar, Berş Ve Ma'cun

 

694. Mes’ele: Esrarı keyfiyet için yiyicek, kalîlen ve kesîren ha­ram mıdır?

Elcevap: Haramdır. [737]

695. Mes’ele: Esrar eki eden kimseye şer'an ne lâzım olur?

Elcevap: Ta'zîr-i şedîd lâzımdır. [738]

696. Mes’ele: Esrar hadd-i sekre varmayınca, ger'an haram olur mu?

Elcevap: Olmaz. Ahmed [739]

697. Mes’ele: Esrara helâl dedin eyâ müftî-i zaman! Billah diye bâde-i gülgûna ne dersin?

Elcevap: Badenin Miline hoş nükte buldum gûş edin! Mest olun teklif sakıt olsun andan nûş edin. Ahmed[740]

698. Mes’ele: Bir şehre, esrar ile mahlut olan akıl zail eyler, ma’cunlar bey' olunmak dükkânlar olup, aşikâre bey' ü şirâ olunup, merhum Kemalpaşazâde (rahmetullahi te'âlâ) hazretlerinin fet-vâ-i şeriflerinde "keyfiyet için yemek helâldir diyene, tevbe ve is­tiğfar lâzımdır" deyu cevap verip, "küfür lâzım değildir" deme­siyle, avamın ekseri helâl i'tikad ettiklerinden gayri aşikâre bey' olunmak ile, ve yiyenler aşikâre yiyip ve yerken hürmetin hatıra getirmeyip, istihlâl tarikiyle, kimseden havf etmeksizin yiyenle­re şer'an ne lâzım olur?

Elcevap: Mürteddir, dahi tevbe ve istiğfar lâzımdır. Keyfiyyet için yinende ve içileride haram olmaz nesne yoktur, Tâife-i mezbûr yevm-i cezaya mu'terifler ise, Hak te'âlâ hazretlerinden havf edip, ehl-i İslâm’dan haya etmek lâzımdır. [741]

699. Mes’ele: Berş ve afyon ve ma'cûn ki içinde esrar ola, mertebe-i eskere varmayıcak haram olur mu?

Elcevap: Feseka ve ehl-i hevâ yiyişi üzerine hiç biri helâl de­ğildir, [742]

700. Mes’ele: Afyonu "helâldir" deyu eki edene nesne lâzım olur mu?

Elcevap: Mezmûm mekruh tiryaki olmak lâzım gelir. [743]

701. Mes’ele: Afyon ve esrar bey' etmek âdeti olan Zeydin kesbi helâl olur mu?

Elcevap: Helâl olmaz, afyonu tiryakilere satıp ettibbâya satmayıcak. [744]

702. Mes’ele: Esrarın bey'i şer'an caiz olur mu?

Elcevap: At yâırına ve bunun emsali maslahata nefi olursa ana sarf etmek için bey'i caizdir. Gübre gibi bostan ekmek için dahi bey’i caizdir. [745]

703. Mes’ele: Zeyd-i müslim evine hamr getirmekle avreti boş olur mu?

Elcevap: İstihlâl etmekle bâin olur. [746]

704. Mes’ele: Evinde hamr kurup içen müslümana ne lâzım olur?

Elcevap: Had ve ta'zîr lâzım olur. [747]

705. Mes’ele: "Bir kasabaya hâşâ hamr getirsinler nesne yoktur" diyen müslümana ne lâzım olur?

Elcevap: Ta'zîr-i şedîd ve habs-i medîd lâzımdır. [748]

 

VI. Hamr.

 

706. Mes’ele: Zeydin evinde olan üzüm şırası hamr olup azmağın, Zeydin zevcesi Hind-i müslime, Zeydin haberi yok iken, zikr olu­nan hamrı kefereye bey' eylese, Zeydden izinsiz bey' ettiği tak­dirce Hinde ne lâzım olur?

Elcevap: Ta'zîr lâzımdır. Kefereyi tevkil edip sattırmak şer'îdir. [749]

707. Mes’ele: Zeyd-i marîz, deva olmak bir miktar 'arak isti'mâl eylemek, şer'an caiz olur mu?

Elcevap: Olmaz, ne'ûzübillâhi te'âlâ deva olmak ihtimâli mi vardır. Devâlığı muhakkak ise dahi asla mümkün değildir. [750]

708. Mes’ele: Hind-i marîzanın marazına defe'âtle ilâç olunduk­tan sonra, Hindin marazı def olmayıcak, "iki dirhem hamrı, hin­diba ile halt edip isti'mâl eylemezse, maraz-ı mezbûr Hindi helak eyler" deyu etibbâ ittifak eyleseler, Hind devâ-i mezbûru isti'mâl eylemek caiz olur mu?

Elcevap: Asla caiz olurlardan değildir, ve ittifâken ettikleri dahi bâtıldır. Hâşâ ki hamrda deva ola. Anın yerine gayet sıh­hat üzerine pişirilmiş müselles halt etmek lâzımdır. [751]

709. Mes’ele: "Deva için birkaç kadeh hamr etmek helâldir" di­yene ne lâzım olur?

Elcevap: Tecdîd-i îman lâzımdır. [752]

710. Mes’ele: Zeyd "hamrın âdeme asla nef'i olmaz" dedikte Amr "hararın nef'i hakkında âyet vardır, sen nef'î yoktur dedin, kâ­fir oldun" dese, ikisinden birine küfür lâzım olur mu?

Elcevap: İsmi nef'inden ekber olucak, asla nef'i kalmaz. Böy­le dediği için Zeyde "kâfir oldun" diyen kâfirdir, avreti hâindir. [753]

711. Mes’ele: Zeyd "hamr içersem avretim boş olsun" dese, mü­selles içse nice olur?

Elcevap: Sahih müselles ise avreti boş olmaz. [754]

712. Mes’ele: Zeyd "bir dahi şarap içmiyeyim" deyu yemin edip, ba'dehu yine içse şer'an ne lâzım olur?

Elcevap: İstiğfar ve kefâret-i yemin gerektir, ve hadd-i şurb dahi lâzımdır. [755]

713. Mes’ele: Zeyd "bir dahi İstanbul’da şarap içecek olursam, anamla Mekketullahta zina etmiş olayım" dese,  içtiği takdirce şer'an ne lâzım olur?

Elcevap: Hadd-i şurb lâzım olur. [756]

714. Mes’ele: Zeyd "şurb-i hamr edersem, sebb-i nebî etmişlerden olayım" deyip, ba'dehu eylese, şer'an ne lâzım olur?

Elcevap: Kâfirdir, katli helâldir. [757]

Bu Surette: Şurb-i hamr ettikten sonra, ziyâde ma'siyet idüğün bilip tevbe ve istiğfar eylese makbule olur mu?

Elcevap: Kemâl-i salâh üzerine olursa olur. [758]

715. Mes’ele: Bir şehirde aşikâre hamr bey' olunup, ve müslim adına olup içenlerin ekseri, kimseden haya etmeksizin, hürmetini istihfaf tarikiyle âşikâde içtikleri takdirce, şer'an mezbûrlara ne lâzım olur?

Elcevap: Hürmetini istihfaf tarikiyle eden kâfirdir, avreti hâ­indir. [759]

 

VII. Boza

 

716. Bu Surette: Şehr-i mezkûrda, acı bozahanelerde dahi, meyhânelerdeki gibi meclis kurup içseler, şer'an mezbûrlara ne lâzım olur?

Elcevap: Îstihlâl edip, hadîs-i şerifini istihfaf etmekle küfür lâzımdır. [760]

Bu Surette: Tatlı bozahanelerde olanlar dahi, anların gibi mevzi'-i fısk iken, anda "kebab yemeğe varırız, tatlı boza hod he­lâldir, haram değildir ne lâzım gelir" deyu, varıp meclis kurup, ta'am yiyip, boza içenlere ne lâzım olur?

Elcevap: Ol vaz' ile, mubâh-ül-asl olan su içmek dahi helâl olmaz. Fekeyfe ki ol mühmel ola. [761]

717. Bu Surette: Kezâlik kahvehane olan dahi, muttasıl ehl-i hevâ cem' olup, ayrı ayrı meclis kurup, satranç, tavla ve bunun emsali mâlâya'nî kelimât edip, bu ettikleri vaz'ın hürmetini hatıra getir­meyip, istihfaf edip, bu makûle i'tikad edenlere dahi şer'an ne lâ­zım olur?

Elcevap: Cümlesine, Hak te'âlâ hazretinin ve melâike-i kira­mın ve cumhûr-i ehl-i İslâm’ın lâ'neti lâhik ve lâzım olur. [762]

718. Bu Surette: Tatlı bozahane yapana ve anda varana ve "kebab yemeğe varırız ve boza içeriz, helâldir" diyenlere ne lâzım olur?

Elcevap: 'Aleyhim mâ 'aleyhim. [763]

719. Bu Surette: Pâdişâh-i din-penah (halledet hılâfetehu) hazret­leri bu zikr olunan nesneleri ehl-i İslâm içinden kaldırıp min ba'din ettirmedikleri takdirce indâllah müsâb olur mu?

Elcevap: Hadd-i beyandan bîrûn, ve merâtib-i a'dâttan efzûn ücûr-i cezîle ile me'cûr, ve yevm-i kıyamete değin zikr-i cemîl île mezkûr olur. [764]

720. Mes’ele: Safî darıdan tatlı bozanın içinde sekir verir nesne katılmayıp, mücerret teskin-i hararet ve mizaca takviyet için isti'niâl olunsa helâl olur mu?

Elcevap: Asla iskâr şaibesi olmayıcak, şurbünde hürmet yok­tur. Amma feseka üslûbu üzerine isti'mâl haramdır.[765]

721. Mes’ele: Zeyd tatlı boza alıp, evine iletip kendi içip ve ehl ü iyâline dahi içirse, dahi helâl olur mu?

Elcevap: Helâl hemen bu mu kaldı, bari evinde pişirip, va­rıp müfsikadan almasa olmaz mı? [766]

 

VIII. Kahve

 

722. Mes’ele: Zeyd,  mütâlâ'aya kuvvet için yâhud hazm-i ta'am için kahve içse helâl olur mu?

Elcevap: Feseka, âlet-i lehv ü fücur ile içtikleri mekruhu, adam isti'mâl mi eder? [767]

723. Mes’ele: Kahvehanelere ehl-i hevâ cem olup, ayrı meclis ku­rup, satranç ve tavla ve bunun emsali mâlâya'nî kelimât edip, bu ettiklerinin hürmetini hatıra getirmeyip, istihfaf edip, bu makû­le hâl ile kahve helâl i'tikâd edenlere şer'an ne lâzım olur?

Elcevap: Cümlesine subhânehû ve te'âlâ hazretlerinin, melâi­ke-i kiramın ve cumhûr-i ehl-i İslâm’ın lâ'neti lâhik olur. [768]

724. Mes’ele: Pâdişâh-i din-penah (zilli zalîli ilâh) hazretleri, kah­vehaneleri kerrat ve merrâtla men' etmişler iken, memnu'lar ol­mayıp, tâife-i evbâştan ba'zı kimseler vech-i ma'âş için kahveha­neler tutup, hengâmeleri germ olmak için yanlarına yalın yüzlü şakirtler alıp, tavla ve satranç gibi ba'zı âlât-i lehv ü tarab mü­heyya ve müretteb edip, şehrin ehl-i hevâ, siyehkâr ve sâderûy halî-ül-izârları cem' olup, berş afyon ve bengi ma'cûn eki eyleyip, üzerine, kahveler içip, kıvamlarında oyuna ve fünûn-i ekâzibeye iştigal eyleseler, edâ-i salât-i mektûbede ihmâl eyleseler, şer'an zikrolan fürûşlara ve kahve-nûşlara ve men ü define kadir olup men' etmeyen hâkime ne lâzım olur?

Elcevap: Kabâyih-i mezbûreye mübaşeret ve te'âti edenler ta'zîr-i şedîd ve habs-i medîd ile men' ü zecr olunup, zecirlerinde müsâhele eden hükkâm azl olunmak lâzımdır. [769]

 

IX. Sîrkat

 

725. Mes’ele: Sürrâk ne keyfiyet ile, dikkat ile teftiş olur?

Elcevap: Hazreti 'Ali (kerremallâhu vecheh), imam Şüreyh'i (radiyallâhu anh) kâdî nasb buyurup, ol zamanda ittifak birkaç kimseler, bir müslimin oğluyla ahar vilâyete gidip, oğlu gâib olup, ol vilâyete ol kimseler geri geldiklerinde, gaibin babası mezbûrları kâdî Şüreyh önüne iletip, oğlunu da'vâ (ettiğinde), "bizden zarar gelmedi" deyu inkâr edip, kâdî Şüreyh istiksâ edip bir hâl zuhura gelmiş. Ol kimse hazret-i 'Ali'ye gelip hâli hikâyet edicek, kâdî Şüreyh'i da'vet buyurup, sorduklarında "şer'le nesne zahir olmadı" deyicek, oğlunu alı gidenleri cümle getirip, her birin tefrîk edip, başka başka söyletip, her ne menzilde kondular ise ve oğlan ol menzilde ne giyerdi ve ne yediniz ve ne yerde gâib oldu" deyu sorup, ve bil-cümle her birine tafsîl-i beliğ ettirip, birbirine muhalif kelimât ettiklerinde, her birinin takriri başka tahrir olun­duktan sonra, mezbûrları bir yere getirip, tenakuzları zahir olucak, inkâra mecalleri kalmayıcak, hasb-i hâli ikrar eylemişler. Bu makûle feraset kazaya lâzımdır. [770]

726. Mes’ele: Zeyd, Amra bir miktar akça ve altın verip "var bi­raderim Bekre ver" deyip, Attır dahi akçayı alıp giderken gündü­zün Beşre gönderip gecesi kendi zabt eylese, bu hâl üzre giderken bir gece akça ve altın Amrın zabtında iken bir miktar esbâbıyla uğrulansa asla ta'addî ve taksir olmadığına yemin edicek zimândan halâs olur mu?

Elcevap: Taksirsiz uğrulanmak ba'îddir. [771]

727. Mes’ele: Zeyd bir kale duvarından bir taş koparıp evine dö­şeme etse, şer'an bahası tazmin olur mu?

Elcevap: Kal' olunup, birine bir yine yaptırılıp, ta'zîr olunur. [772]

728. Mes’ele: Bir karye ehli davarlarını nöbet ile gözedirler iken Zeydin nöbetinde Amrin merkebi zayi' olsa, Zeyd te'adiz etme­diği takdirce zımân lâzım olur mu?

Elcevap: Olmaz. [773]

729. Mes’ele: Zeyd, Amrın haberi yok iken eşeğin alıp gidip sat­sa sarık olur mu?

Elcevap: Eli kesilmez. [774]

730. Mes’ele: Üç kimse kâdî huzurunda "sirka kasdına Amr'ın evi­ne girdik" deyu ikrar eyleseler şer'an ne lâzım olur?

Elcevap: Ta'zîr olunur. [775]

731. Mes’ele: Zeyd Amrın torbasını kesip, içinden beş binden yüz akça eksik akçasın alsa, inkâr ettikten sonra, üçyüz akçasın ik­rar edip bakisin inkâr eylese, ne lâzım olur?

Elcevap: Amr, bakîsin dahi isbât eylemek lâzımdır. [776]

732. Mes’ele: Müslüman adına olan bir kaç kimseler ile iki kâfir, Zeydin evin basıp bir miktar esbabı ile iki bin akçasın gâret ey­leseler. Ba'dehu mesbûr müslümanlar bulunmayıp zimmîler bulunucak, Zeyd gâret olan esbabı, iki bin akçasın bi-t-tamam mezbûr iki kâfirden tazmin ettirmeğe kadir olur mu?

Elcevap: Anlar bile olucak olur. [777]

733. Mes’ele: Zeyd Amra bey' eylediği kulu Bekri, sîrka sabit olup Beşir paşa Bekri alıp, kıymetin Zeydden Amra hükm edip ahverdikten sonra, Zeyd dahi kulu Bekri, paşadan almağa kadir olur mu?

Elcevap: Kimden sirka ettiyse Bekir anındır ol alır. [778]

734. Mes’ele: Zeyd-i sârikm şer'an bir eli ve bir ayağı kesmek lâ­zım oldukta, Amr-i nâib ehl-i 'urfe kesmek emr edip, ehl-i 'urf temessük talep edip, Amr vermeyicek, nâib "emrim tutulmadı" de­yu kasabada cum'a namazın kıldırmayıp, kendi bi-nefsîhi kat'ın ehli değil iken, sârik-i merkumun bir elin ve bir ayağın kesdikte sârik helak olsa, şer'an Amr-i naibe ne lâzım olur?

Elcevap: Bir sirkat ile kat’ meşru' değildir. Ayağı kesmek eli kesmek ile uslanmayıp tekrar sirkat ettiği vakit meşrû'dur. Ma' bile kesmekle te'addî etmiş olur. Diyet lâzımdır. [779]

HOŞ GELDİNİZ  
   
Facebook beğen  
 
 
NAMAZ VAKTİ  
   
TAKVİM  
 
 
facebook Salahaddin Şmşk

Kartınızı Oluşturun
 
  .................................  
Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol